
Çocuklarla Klinik Görüşme Teknikleri
Çocuklarla yapılan klinik görüşmeler, yetişkin terapilerinden oldukça farklı bir zemin üzerinde ilerler. Gelişimsel özellikler, duygularını ifade etme biçimleri ve güven oluşturma süreçleri çocuklar için çok daha hassas ve yaratıcı bir yaklaşım gerektirir. Bu bağlamda, çocuklarla etkili bir klinik görüşme; bilgi vermek kadar, çocuğun dünyasına girebilmek, onunla terapötik bir ilişki kurmak ve güvenli bir bağ yaratmakla mümkündür.
1. Klinik Görüşmenin Temel Amacı
Çocuklarla yapılan klinik görüşmelerin amacı:
-
Duygusal, bilişsel ve davranışsal süreçleri anlamak,
-
Yaşadığı güçlükleri ve kaynakları değerlendirmek,
-
Tanı koymak (gerekli ise) ve uygun müdahale planını geliştirmektir.
Ancak bu sürecin odağında yalnızca tanı değil; çocuğun anlaşılması, ilişki kurması ve güvenli bir ortamda kendini ifade edebilmesi yer alır.
2. Görüşme Öncesi Hazırlık
✓ Fiziksel ortam: Sıcak, güven verici, oyuncaklar ve materyallerle donatılmış bir görüşme odası, çocuğun kendini rahat hissetmesini sağlar.
✓ Gelişim düzeyine uygun materyal: Yaşa uygun oyuncaklar, resimli kartlar, boyama malzemeleri, hikâye kitapları gibi araçlar iletişimi kolaylaştırır.
✓ Ebeveynle ön görüşme: İlk seansta çocuk hakkında bilgi almak için ebeveynle yapılan görüşme, terapiste güçlü bir başlangıç sağlar. Gerekirse görüşme çocuk olmadan gerçekleştirilmelidir.
3. Klinik Görüşmede Temel Teknikler
A. İlişki Kurma ve Güven Oluşturma
Çocuk, güvenmediği bir yetişkinle duygu paylaşımına girmez. Terapist, eleştirmeyen, yargılamayan ve çocuğun temposuna saygı duyan bir yaklaşım sergilemelidir.
İpuçları:
-
Göz hizasında iletişim kurmak
-
Israrcı olmadan sessizliğe saygı göstermek
-
Oyunla tanışmak ve güveni oyun üzerinden kurmak
B. Oyun Temelli Yaklaşım
Oyun, çocukların evrensel dilidir. Bu yüzden terapi seanslarında oyun hem tanı hem de müdahale aracı olarak kullanılır.
Yöntemler:
-
Serbest oyun: Çocuğun kendi seçtiği oyuncakla oynarken gözlemlenmesi
-
Yönlendirilmiş oyun: Belirli temaları (korku, kayıp, okul vs.) çalışmak için özel materyallerle yapılan oyunlar
-
Rol oyunları: Kuklalar, figürler ya da maskelerle yapılan sembolik anlatımlar
C. Projektif Teknikler
Çocukların iç dünyasını yansıtmasına yardımcı olan yaratıcı yöntemlerdir.
-
Hikâye tamamlama
-
Resim çizdirme ("Ailem", "En mutlu olduğun an", "Korktuğun bir şey")
-
Kum oyunu terapisi
-
Duygu kartlarıyla çalışma
Bu yöntemlerle çocuklar duygularını dolaylı ama güçlü biçimde ifade edebilir.
4. Çocuğa Sorulacak Soru Türleri
-
Açık uçlu sorular: “Okulda seni en çok ne mutlu eder?”
-
Somut ve basit dil: Karmaşık terimlerden kaçınılmalı.
-
Zaman algısına uygunluk: Küçük yaş gruplarında “geçmiş” ve “gelecek” kavramları sınırlıdır. O yüzden “Dün okulda ne yaptın?” gibi basit ifadeler kullanılmalıdır.
-
Metaforik anlatım: Özellikle korku ve travma durumlarında, canavar, kahraman ya da hayvan figürleriyle dolaylı anlatımlar kullanılabilir.
5. Zorlayıcı Durumlar ve Müdahale Yöntemleri
-
Konuşmak istemeyen çocuk: Zorlanmaz; oyun ve sessizlikle bağ kurulur.
-
Travma geçirmiş çocuk: Oyun, resim ve hikâyelerle dolaylı anlatım teşvik edilir.
-
Ağlayan veya öfkelenen çocuk: Duygularına yer açılır, "Bu duyguyu burada yaşaman çok normal" yaklaşımı ile güven korunur.
6. Görüşme Süreci ve Ebeveynle İş Birliği
Çocukla yapılan görüşme kadar, ebeveynle iş birliği ve geri bildirim süreci de klinik çalışmanın ayrılmaz parçasıdır. Terapist:
-
Aileyi bilgilendirir ama gizliliğe sadık kalır.
-
Çocuk hakkında yargılayıcı dil kullanmaz.
-
Ebeveynleri iş birliği içinde birer destek unsuru olarak sürece dahil eder.
7. Etik ve Profesyonel Yaklaşım
-
Çocuğun mahremiyeti ve güvenliği korunur.
-
Terapötik sınırlar net bir şekilde çizilir.
-
Gerekli durumlarda (istismar, ciddi risk vs.) etik kurallar çerçevesinde müdahale edilir.
Sonuç: Çocuklarla Görüşmek, Onların Gözünden Dünyayı Görmeye Cesaret Etmektir
Çocuklarla klinik görüşme, yalnızca sorular sormak ya da cevaplar almak değildir. Onların dünyasına, diliyle, temposuyla ve duyarlılığıyla yaklaşmayı gerektirir. Bu süreçte terapist, hem bir gözlemci, hem bir oyun arkadaşı hem de güvenli bir bağ figürüdür.
Ve unutulmamalıdır ki:
“Bir çocuk anlatmaya başladığında değil, anlaşıldığını hissettiğinde iyileşmeye başlar.”